25 Mayıs 2012 Cuma

GOMIDAS VARTABED



                                          GOMIDAS VARTABED

                     
              Müzik zevkimi, beni tanıyanlar bilir. Kardeş Türküler'in merkezimde olduğu, çevresinde de bu tarzda yıldızların döndüğü bir galaksi. "Galaksi" diyeyim ki havalı olsun.

              Benim bir şarkıyı ya da türküyü sevebilmem için, içinde hüzün barındırması gerekiyor. Bu, en mutlu anlarımda da en mutsuz anlarımda da böyledir. Çünkü hüzün, hislerin en gerçeğidir. Ve hikayesi olan hüzünler gerçektir. Mesela, popçuların aşk şarkılarını dinleyip içmeyi aklım almıyor benim. Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim; pop'a hayır! Teşekkürler.

               Demek istediğim şu ki; hüzünlenmenin de bir adabı vardır. Ve ben hüznün en gerçeğini türkülerde bulurum. Hani derler ya, ağlamak için anlamaya gerek yok; farklı milletlerin muhteşem türkülerinde de bulurum.

               Gomidas Vartabed de bu türkülerin önemli neferlerinden. Çok sevdiğim Ermeni müziğinin, babası derler ona. 1869 yılında Kütahya'da doğmuş bir Ermeni müzikolog ve rahip'tir Gomidas. Hüzünlü; ama dolu dolu bir hayatı vardır, müzikle, yazıyla, dinle...

                Küçük yaşlarda anne ve babasını kaybetmiş, maddi olarak da kötü günler geçirmiş. Kilise'nin kendisine sahip çıkmasıyla rahatlayan Gomidas -asıl adı Soğomon Kevork Soğomonyan'dır-, 5000'e (yazıyla beş bin) yakın Ermeni şarkısını derlemiştir. İnanılmaz bir özveri ve muazzam bir sayı. Aynı zamanda bu şarkıların notalarını da çıkarır ve aynı zamanda söyler de!

                 Yani, benim hayranlıkla dinlediğim şarkıların belki de hepsi bu güzel adamın ellerinden geçti. Saygı duymamak elde değil..

                  Fakat Gomidas'ın asıl acıklı hikayesi, küçük yaşta anne ve babasını kaybetmesi değil bana göre. Yaşadığı acılar öylesine büyük ve hazin ki, ölümün lafını edemiyor insan.

                  O kara 1915 yılında, Gomidas ve yaklaşık 300 Ermeni aydını, tutuklanıyor ve tabiri caizse bir toplama kampına götürülüyor; Çankırı'da.. Başına neler getirilecek kim bilir. O da bunun farkında..

                   Çalışmaları dağıtılıyor, yakılıyor ve yok ediliyor. Esir kampında tutulması yetmiyormuş gibi, onca emek vererek hazırladığı müzik çalışmaları, yazdığı yazılar, kiliseye dair koro müzikleri vesaire hepsi yakılıyor, yıkılıyor ve yok ediliyor.. Ve depresyona giriyor. Fakat, Gomidas'ın iki arkadaşı ona yardım etmeye karar veriyorlar. Yakın arkadaşlarıdır bu iki kişi ve Gomidas'ı İstanbul'a naklettirmeyi başarıyorlar. Bu iki arkadaşından birinin adı Ziya Gökalp, diğerinin adı ise Halide Edip Adıvar...

                   İstanbul'da ne yapılırsa yapılsın, depresyonu atlatamıyor. Şizofren diyorlar Gomidas'a! Şizofreni teşhisi koyuyorlar... Ve doğruca Paris'te bir akıl hastanesine yolluyorlar.

                   Adam aklını kaçırıyor yahu, hayatını adadığı çalışmaları bir anda yok ediliyor. Vatanından koparılıyor, esir kamplarında tutuluyor, ölümle burun buruna getiriliyor. Ermeni olduğu için. Bu adam Ermeni olduğu halde Türkçe'den başka bir dil bilmeden büyüyor, Anadolu'da doğup yetişen gariban bir kimsesiz.. Ve sonra okuma yazma bilen diğer birçok Ermeni ile tutuklanıyor. Suçu, Ermeni olması!

                    Neyse, Gomidas'ın hikayesinin son kısmını anlatıp bitireyim. Kendisi Paris'e gönderildikten sonra çeşitli akıl hastanelerinde yaşıyor ve 1935 yılında ölüyor. Delirmiş vaziyette ölüyor....

                    O kadar değerli şeyleri yok etti ki bu ülke tarih boyunca, insanın düşündükçe bile gözleri doluyor.

                    Siyaset yapacak değilim, zaten siyaseti de, yapmayı da sevemem samimiyet olmadığı için. Bu yüzden insani ne kadar tepki verirsem vereyim, bu yazıyı okuyan kötü niyetli biri varsa, yazımı amacının dışında okuyacaktır ve ben de bunu istemem elbette.

                     Burada Gomidas Vartabed'e ait Kasuna adlı bir parça ve o parçanın ışığında yapılmış kısacık bir video var : http://vimeo.com/40864861

                     Burada bir kiliseye yapmış olduğu orijinal kayıt var: http://grooveshark.com/#!/s/24+Nisan/4qw4fI?src=5



                     Kendisine ait bir kayıt daha : http://www.youtube.com/watch?v=-VHXiPuGQZY


                     Acıyla yoğurulmuş bir seshttp://www.youtube.com/watch?v=bFy63islPjk&feature=related

                     Onun derlemesinden, bugünehttp://www.youtube.com/watch?v=NktBLXu0Fec&feature=related

                     Ve buraya yazmadığım daha niceleri..

                     Bildiğim şu ki, binlerce eserinden günümüze kalan, bana acı verecek kadar az sayıdır..

                     Okuyan ve dinleyen herkese teşekkürler..

                     Çalışmaları için ise, bu güzel adama binlerce kez teşekkürler..
                     


                     


     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder