"GERÇEK ŞAMPİYON"
Çok bekledik, çok istedik. Sonunda geldi 18. şampiyonluk ve Galatasaray bayrağı yeniden ait olduğu yere çekildi; resmi olarak. Resmi olarak diyorum, zira o bayrak hiçbir zaman bir alt sıraya inmez bizim için.
Yazılacak, söylenecek o kadar şey var ki, hiçbir şey yazasım gelmiyor bu yüzden. Ters etki yaratan durumlar oluyor bazen böyle, idare edelim. Kendisini Galatasaray'a rakip görenlerin, Galatasaray'a yaklaşmak adına başvurduğu masa başı & kural dışı olaylar yüzünden rezaletler ve skandallar eşliğinde başladı sezon. Sezon bitti, skandallar devam ediyor. Olsun. Atılacak en büyük tokat şampiyonluktu ve atıldı. Hem de şikecilerin sahasında, evinde. Yüz yılın ayarı.
Galatasaraylıların her zaman söyledikleri bir cümle vardır; en güzel cümle: İyi ki Galatasaraylıyım. Bu rezil, kimse tarafından ciddiye alınmayan ligde, buralara ait olmadığını anlatırcasına dimdik ve gururla ayakta duran bir kulübün, bir kültür simgesinin mensubu olmak muhteşem bir şey. Teoride -ülke sınırları içerisinde- en büyük rakibiniz, ne kadar namussuzluk, onursuzluk, hazımsızlık, ahlaksızlık vs. varsa yapıyor; siyasetçisinden federasyon yetkililerine, hukukçusundan satılık medyasına kadar herkes bu namussuzluklara perde olmaya çalışıyor ve siz tüm bunlara rağmen ipi göğüsleyen taraf oluyorsunuz. Üstelik tüm bu namussuzluklarla size rakip olabileceğini zanneden camianın başkanı, şampiyonluk maçından önce "iki takımımızı da şampiyon saygınlığıyla selamlıyorum" diye pişkin bir açıklama yapıyor.
Bin bir türlü oyunla önü kesilmeye çalışan Galatasaray'ım, tarihinin en anlamlı şampiyonluklarından birini aldı bu sene. Paranın, kulluğun, köleliğin, karanlık gücün prim yaptığı bu kayıp ülkede büyük başarıdır bu ve bunun tek bir açıklaması vardır... O da Galatasaray'ın bir his takımı olduğudur.
Diyorum ya, söylenecek çok şey var ama muhatabın olacak kimse yok. Seviye farkı bas bas bağırıyor.
Her şeyi bir kenara bırakıp diyorum ki; şampiyon saygınlığı öyle olmaz, böyle olur:
İyi ki Galatasaraylıyım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder