25 Kasım 2012 Pazar

ÖZGÜR KADIN - ÖZGÜR ERKEK SAÇMALIĞI


Merhaba.

Her zaman eleştirdiğim bir konu var, beni bilen bilir. Şu özgür kadın/özgür adam saçmalığı.

Saçmalık diyorum; çünkü saçmalık. Bu kadar basit yani. Kurcalamaya gerek yok. Bugün sabaha kadar çok sevdiğim bir arkadaşımla dertleştim. Tabi ki isim-cisim vermeyeceğim. Sadece olaydan bir kesit sunacağım. GERÇEK KESİT. Zpammm!!

Arkadaşım kız arkadaşından ayrılmış. O sevgilim diye bahsetse de, şu yazımı okumayanlar okusunlar da neden ona “kız arkadaşı” dediğimi bilin isterim: http://kafayabakayniben.tumblr.com/post/26064561792/alakalar-m-z-n-yuzbin-sekline-isim-bulam-yoruz

Şimdi ben kızı da çocuğu da tanıyorum. Kız dün “alkol, sarhoşluk, tekila :(” muhabbeti yapınca dedim ki hay dedim ben dedim böyle dünyanın dedim; devamını getirmedim. Yani getirdim de şimdi buraya yazmanın ne manası var. Küfüre karşı bir insan değilim, bunu bilin yeter.

“Ben bir hata yaptım Sidar. O da bunu öğrendi. Twitter’dan bir çocukla dertleşmiştim, bunu kabullenemedi :(” dedi. Dedim doğru yapmış. Çünkü öyle rahat bir dünya yok abicim ilişkilerde. Hayatında kimse yokken ne halt yiyorsan ye, ama birine karşı sorumlulukların varsa şu sosyal medya denen boku dikkatli kullanacaksın.

Ondan sonra sikko bir kadın gibi “alkol, sarhoşum, yalnızlık, özlemek, tekilaaaa :(” diye dolaşırsın ortalıkta.

Ulan özlemek kelimesini kullanmak sizin gibilere mi kaldı ya? Şimdi ben böyle söyleyince yobaz oluyorum abi. Arkadaş, hayatında bir adam varken elin adamıyla samimi muhabbetlere girmeyeceksin. Hadi arkadaşın falan olsa tamam da twitter nedir ya? Facebook nedir?

Bu ikisini ben de kullanıyorum ama şu chat olayına hiç girmedim, girmeyeceğim de. Çünkü c2 midir nedir, bu nedir? ask.fm, formspring bilmem ne, insanlar bu kadar kolay ulaşılabilir olmayı nasıl kabullenebiliyorlar lan?

CHAT NE ABİ? Neyse, konumuz bu değil.

Gerçi umurumda değil bana söylenenler. Sonucunda haklı olduğumu görmem yeterli.

Yani bir ara özelden “genellemelerini sikeyim” diyen kadınlar bile oldu, bi sikseydiniz de rahatlasalardı genellemelerim. Buraya yazdığım hiçbir düşüncemde haksız çıkmadım bugüne kadar ve çıkmayacağımın da garantisini veriyorum. İster büyük konuşmak deyin buna, ister ukalalık, açıkçası pek umurumda değil; diyorum ya.

Bana ailem bile bu kadar karışmadı, sen de karışma” ne demek mesela? E perde arkasında milletle efsane muhabbet çeviriyorsun ama sen?

Aynı şeyler erkekler için de geçerli beyler. Buradan sadece kadınlara yüklendiğim anlaşılmasın, benim cinsim daha rezil.

Yani bu özgürlük denen kavramı çok yanlış anlıyorsunuz. Her boku yemek başka, özgür olmak başka.

Sinirlendim ben mesela gece boyu. Gerçekten özgürlük dediğin şey bu değil.

Sosyal paylaşım sitelerinin hayatımıza bu kadar entegre olması, bizleri mutsuz yapıyor. Bu kadar ulaşılabilir olmak rezalet. Zaten zamanımın gençliğinin, yaşıtlarımın, küçüklerimin yüzde doksanından nefret ediyorum. Bomboş ve bombok insanlar bunlar.

Tabi bu yazıyı okuyan herkes, kendisini geriye kalan yüzde on’un içinde sayacak; bunu biliyorum. Ama öyle değil işte.

Neyse, çok uzattım. Özgür kadın kafasındaki kadınla olmaz. Özgür erkek kafasındaki adamla olmaz. Bu kadar basit.

Sorumluluk kardeşim, sorumluluk.

Saygı kardeşim, saygı.

Bu iki kavram temeldir ve bütün hayat bu iki kavramın üzerine inşa edilir. Temelsiz hayatlarınız, yıkılmaya mecburdur ve açıkçası hiç üzülmüyorum bu sebepli mutsuzluklarınıza.

Söyleyeceğim daha çok şey var ama ben uzun yazı okumayı sevmeyen biri olarak, okutmayı da sevmiyorum. Şimdi “Sidar da amma geri kafalı, muhafazakar, yobazın tekiymiş” diyeceksiniz. Ama zerre alakam yok, bilesiniz.

Hatta aranızdan bazı üzerine alınan (neden acaba) erkekler ve kadınlar birazdan özelden “genellemelerini sikeyim” temalı mesajlar bile atacaktır muhtemelen. Çünkü çok özgürler :(

Ben muhafazakar değilim, sadece muhafaza etmek istediğim değerler var.

Sizlere rağmen.

11 Kasım 2012 Pazar

GÜZEL AŞK


İçinden maddi zorluklar geçmemiş aşklar, eksik olurmuş gibi geliyor. Öylesi, gerçekmiş gibi geliyor.

Mesela Turgut Uyar diyor ki;

Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş, 
Sana Sapanca’dan bir sepet elma almışım.

Turgut Uyar bu cümleyi kazara bana söylese, kendimi kollarına bırakır mıyım diye bir düşünürüm lan. (düşünemedi).

Ya da Nazım Hikmet bana dese ki;

Susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
Acıkmışsındır;
Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi yoksuldur odam.

dese; önce biraz üzülürüm. Çünkü siz de takdir edersiniz ki bana neden “kadınım” diyor ya?

Neyse, “Kadınım derken, Nazım’cığım?” diye buruk bir ifadeyle sorarım ama dalgalı saçlarını okşar mıyım Nazım’ın diye bir düşünürüm ya ben. (düşünemedi).

Konudan sapmayayım. Gerçekten maddi olarak zorluklar yaşanan bir evresi olmalı aşk dediğinin.

Orada birbirinize sıkıca tutunabiliyorsanız, gerisini düşünmeyin zaten.

Bunlar çok güzel şeyler bunlar.