24 Haziran 2012 Pazar

GALATASARAY VE DİĞERLERİ




               İçimden geldi, bu konuda uzunca kendimi ifade etmem farz oldu. Çünkü ortalık karıştı, düzen bozuldu. 

               Hani bir ara fenerbahçeliler "17'ye karşı 1" diye bir yalan sloganla dolaşıyorlardı ortalıkta, "fenerbahçe cumhuriyeti" gibi yalan..


               Aslında bunu tamamen yaşayan Galatasaray; fakat yine nemalanan fenerbahçe, beşiktaş gibi kulüpler. Nasıl mı? 


               Her şey ortada aslında. Şike sürecinde utanmasalar tek suçluyu Galatasaray gösterip, fb ve bjk'yi kurtarma peşine düşen Mehmet Ali Aydınlar ve Yıldırım Demirören federasyonları ortada. Bunun son halkası da zaten geçenlerde Galatasaray'ın PFDK'ya sevk edilmesiyle yaşandı. Krizi çözmek yerine, içine herkesin dahil edildiği bir çözüm yolu, ancak kafası kocaman olan bir federasyon başkanı ile bulunabilirdi. Tüpçü de bunu yaptı. Ancak yine bekledikleri gibi olmadı. Galatasaray adını lekelemek isteyenler, yine hüsrana uğradı...


                Mesela son zamanların popüler konusu, Ali Sami Yen Arena'nın bjk ile ortak kullanımı.. Bir başbakan, bir spor bakanı, bir iktidar düşünün ki, bu olayın gerçekleşmesi için seferber olmuş. Fikret Orman'ın nasıl bir çevreden olduğu malum, hükümetle arası gayet iyi. İstediği gibi at koşturabilir bürokratik konularda.. O da bunu yapıyor. Ama bu gerçekten acınası bir durum aslında


                Beşiktaş, birkaç ay sonra 110. yılını kutlayacak. Ve şu anki durumları yancılıktan, aşağılık kompleksinden, çapsızlıktan ve duruşsuzluktan ibaret. Bence Beşiktaşlıların oturup düşünmesi lazım. Ama bir fikir edineceklerinden şüpheliyim. Zira söz konusu Galatasaray ise fenerliyle beşiktaşlı kardeştir her zaman. Bu öyle bir kardeşliktir ki adı konulamaz. 


                Öncelikle şunu artık bilmesi lazım diğer takımların taraftarlarının. Arena peşkeş çekilmedi Galatasaray'a. Ali Sami Yen arazisinden vazgeçip Seyrantepe'ye giderek, devlete milyon dolarlar kazandırdı Galatasaray. Karşılığında ise devletten nankörlükler gördü. Hala da görüyor. Stat konusunda Galatasaray'a yapılan devlet baskısı herkesin malumu. 15 Ocak 2011'de Galatasaray taraftarına aleni bir şekilde küfür eden Suat Kılıç, bugün spor bakanı ve Galatasaray'a baskı üstüne baskı yapıyor. Beşiktaş zaten yancı, bu baskı onların işine geliyor. 


                 Neden kimse şu soruyu sormuyor : fenerbahçe yöneticileri Beşiktaş'a "gelin Kadıköy'de oynayın" dediler, Beşiktaşlılar neden kabul etmedi?


                 Olay ulaşım falansa, İnönü Stadı'nın hemen önünden Kadıköye vapurla geçiyorsun. Ya da metrobüse binip Saraçoğlu'nun hemen önünde iniyorsun? Seyrantepe'ye gidiş geliş çilesini bilmeyen yokken, sen neden Arena için ısrar ediyorsun? Yoksa olayın perde arkası farklı mı sayın Fikret Orman?


                 2003 yılında bize Olimpiyat Stadı kapısını gösterenler, şimdi neden iktidarın götünü yalayarak Olimpiyat'a gitmemek için Arena kozunu oynuyorlar? 


                 Görüldüğü gibi bunlar, sürekli Galatasaray üzerine oynanan oyunlar. Galatasaray'ı sürekli içinde bulundukları kaos ortamına çekmek ve orada tutmak isteyenlerin oyunları. Kindar bir hükümetin, güç gösterisi yapmak adına Galatasaray üzerinden oynadığı oyunlar. 


                 Gündemde savaş var. Suriye ile sıcak temaslar var ve milletin derdine bak anasını satayım. 


                 Şunu da söyleyelim ki cahiller okursa öğrensin: Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena devletindir. Tıpkı diğer tüm statların devlete ait olduğu gibi. Ancak, üst kullanım hakkı da Galatasaray'ındır. Bu durumda kararı Galatasaray Genel Kurulu "hayır" şeklinde verecektir. Siz de siktir olup gideceksinizdir. 


                 Cahil, hazımsız rakipler gerçekten can sıkıcı. Araştırma yapmayan insanlara yazıyla cevap vermek beyhude bir çaba olsa da, umut işte.. 


                 Yalnız ve güzel Galatasaray'ım; yarın bizim, yılmayasın. Yüreğinde güç olmalı..
                 





17 Haziran 2012 Pazar

UCUZ İNSANLAR SARMIŞ DÖRT BİR YANIMI

          Baştan belirteyim, küfürlü bir yazı olacak. 

          İnsan, gün geçtikçe, aslında diğerlerinin hiç de düşündüğü gibi olmadığını görüyor. Çevremizde tuttuğumuz arkadaşlarımız, dostlarımız; genelde bizim gibi düşünen (elbette tamamen aynı düşünmek olanaksız) insanlar olduklarından, "diğerleri" hakkında pek fikrimiz olamıyor tabi.. Olan fikrimiz de "istediğimiz gibi" oluyor. Ama öyle değil işte.

          Beni hayatta en çok üzecek olan şeydir hayal kırıklığı. Ve ben insanların hallerini her gördüğümde, her defasında hayal kırıklıkları yaşıyordum. Artık yaşamıyorum. Çünkü biliyorum ki insanımızın %90'ı afedersiniz yarrağı yemiş vaziyette.

           Bu yazım erkeklerle ilgili olmayacak, zira %99'unun götüne koyayım. Aptal aptal tipler türedi. Erkek gibi erkeklerin sayısı çok az. Çirkin bir tabir olacak biliyorum ama, iki kız tavlayacağım diye şekilden şekile giren tavizkar pezevenklerin amına koyarım afedersin. Ne ülke gerçeklerinden haberleri var, ne dünya gerçeklerinden. Ne açıp bir kitap okurlar, ne gazetede bir köşe yazısı, ne de başka bir şey. Siyasete dair bildikleri tek şey "Akp karşıtı isem mutlaka Atatürkçü bir kızı götürürüm" kafası. Ya da tam tersi olup yine bir şeyler amaçlayan tipler. Yani işler amaca dayalı. Neyi savunduğunu, neye karşı olduğunu bilmeyen, sikik bilgisayar nesilleri. Seni "cool" gösteren kirli sakalını taşıyan içi bomboş kafanı siksinler canım kardeşim.

Tabi ki bunun dışında bir %1 var, onları tenzih ediyorum.

Asıl yazmak istediğim, kadınlar hakkında..

Mesela en basit örnek; bugün twitter'da birkaç kız pipi muhabbeti yapıyordu. Anladığım kadarıyla bir çocuğun "küçük pipisi" ile dalga geçip, onu ezdiklerini düşünüyorlardı. Ve bunu, onları takip eden yüzlerce kişi görüyordu. Ve onlar, bunu biliyorlardı. Ve onlar, çok rahatlardı...

Başka bir kız, az önce "az önce herifin biriyle seks yapmayı kabul ettim. Gavur nasıl sevişiyormuş, görek." yazdı mesela. Anasının amı.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, içimde herhangi bir yasak isteği veya buna benzer herhangi bir istek yok. Herkes kendi hayatını yaşamakta özgürdür benim düşünceme göre. Kimsenin yaşam şeklini kısıtlamak aklımın ucundan bile geçmez. Ama insanda biraz utanma olur. Gerçekten insan bir şeyleri yaparken yüzü kızarabilmeli. Utanma duygusu olmalı bir insanda.

Mesela ben küfrediyorum. Küfür ederim ben, her ne kadar çok etmemeye çalışsam da "küfür etmem" dersem yalan söylemiş olurum. Yalan söylemem. Küfür de yazarım. Küfürlü konuşmam, buraya ayrı bir parantez açıyorum. Küfür etmek başka, küfürlü konuşmak başka. Ama bir küfür yazdıysam gerçekten çok utanıyorum ve hemen ardından özür mahiyetinde bir şeyler karalıyorum.

Fakat artık genç kızlarda, kadınlarda ne utanma var, ne başka bir şey. İğrençsiniz. Sizden iğreniyorum, tıpkı sizin gibi olan sikko erkek versiyonlarınızdan iğrendiğim gibi. Sonra yalandan duygusal triplere giriyorsunuz amına koyayım. Yok yatağımın soğuk tarafı, yok ellerini özledim, yok yanımda olsan sadece varlığın yetse falan filan..

Bu kadar basit mi yahu? Az önce yüzlerce insanın önünde küçük pipi muhabbeti çeviriyordun?

Az önce yüzlerce insana "az önce herifin biriyle seks yapmayı kabul ettim. Gavur nasıl sevişiyormuş, görek." diyordun?

Ki bunlar sadece iki basit örnek. Basit diyorum, çünkü daha neler var..

Gerçekten ben utanıyorum. Hayat görüşüm sebebiyle karışmıyorum elbette, bir şey söylemiyorum ama, toplu olarak hepinizin varlığını sikeyim!

Hayal kırıklıklarımdan biri bu işte. Alem orospu olmuş azizim.

Erkeği de orospu kadını da. Kim kimi sikeceğinin derdine düşmüş, adını da "rahat olmak" koymuş.

Burada biraz kendimle ilgili de yazayım ki insanlar yobaz falan olduğumu düşünmesin. Sevişin, için, küfredin, sarhoş olun, ne yaparsanız yapın. Hayat sizin, buna kimsenin müdahale etme hakkı yok. Ama bunu insanların gözüne sokmayın "rahat olma kisvesi altında".. Biliyorum, ne yazarsam yazayım yanlış anlaşılacağım. Gören diyecek ki bu adam peygamber galiba. Ağzına içki sürmez, sevmez, sevişmez, küfür etmez, bilmem ne yapmaz...  Ama bir kendinize bakın, biraz düşünün. Sonra ağzınıza alın mutluluk kelimesini..

Biz ne zaman böyle rezil insanlar olduk yahu?

Utanma duygusu körelmiş bir nesil yetişti artık.. En önemli duygu belki de bu. Çok yazık.

Sorun bende ya da benim gibi düşünenlerde mi acaba abi? Azınlık durumunda hissediyorum kendimi. Bu düşüncelerimi dile getirince yobaz oluyorum amına koyim?

Yaşamak dediğin, böyle ucuz bir şey mi?

İnsanların gerçek yüzlerini görmekten korkar olduk, yalan olduklarını bile bile inanmaya çalışıyor artık insanlar.

Özentilikten ve özentilerden iğreniyorum. Nefret etmiyorum, iğreniyorum sadece.

Şu piyasacılığınız götünüze öyle bir girecek ki, hayatınız boyunca çıkmayacak, bunu bir düşünün derim tavsiye olarak...

Yeter, çok uzun oldu.

Okumayı sevmeyip, önce yazının uzunluğuna bakıp okumaya karar verecekler için de sondan belirteyim, küfürlü bir yazıdır.




8 Haziran 2012 Cuma

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM - AHMED ARİF



Ahmed Arif - Hasretinden Prangalar Eskittim

Böyle bir çalışma yaptım bugün. İyi dinlemeler..

6 Haziran 2012 Çarşamba

BİR ADIN KALMALI - AHMET HAMDİ TANPINAR



Seslendirdiğim son şiir;

Ahmet Hamdi Tanpınar - Bir Adın Kalmalı

İyi dinlemeler herkese..